Kayıtlar

2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

TEVHİD SURESİ

Resim
                                                   "Tevhid"             Tevhid, varlık âlemindeki her şeyi yaratıcı ile ilişkilendirip, irtibatını kurarak hayatı bu iradeye teslim etmektir . İnsanlığın iyi ve kötü algısındaki ortak vicdan, yaratılıştaki mükemmeliyeti göstermesinin yanında, bir irade tarafından tasarlandığını da ortaya koyar. İlk insandan itibaren, güç ve kudret sahibi bir yaratıcı inancının hep olagelmesi bunun sonucudur. İnsanın, bu yüce yaratıcı ile direkt ilişki yerine, ihdas ettiği tanrılar aracılığıyla ilişki kurması ise onun en büyük handikabı olmuştur. Tevhitle ilgili bu problemi, yaratıcı olarak Allah’ın varlığıyla ile ilgili olmaktan daha çok, Tanrının yarattıkları üzerindeki etki ve yetkisiyle ilgilidir. Dolayısıyla problemi yaratıcı olan tanrıya iman ya da inkâr da değil, tanrının yarattığı varlıkla kurduğu/kuracağı ilişkide aramak lazım. Çünkü insanın Rabbin otoritesine ortak olmaya kalkışmasıyla başlayan yetki ve hâkimiyet kurma mücadele

Özgürleştiren kulluk…

Resim
                                                          Özgürleştiren kulluk…                                 “Sırat-ı mustagim” duasına cevaptı kitab-ı mubin. Nas’la öğretiliyordu şerrin adresi, korunmanın yolları. Rabbin terbiyesiyle korunacak ve arınacaktı yeryüzünün halifesi, emanetin sahibi insan. Yeryüzünün istikrarı da, ifsadı da ona verilmişti çünkü. Verilen bu yetki ve sorumluluk, güç sarhoşu yapsa da çoğu zaman, bu sorumluluk yükseltecekti “eşrefi mahlûkata”. Hükmetmekle hükmedilmek arasındaki ince çizgiyi kaybedişiyle düşerdi isyan ve tuğyanın batağına. Oysa adresi kaybedeni bekleyen tehlikeydi, esfelesafilin/ büyük düşüş. Kontrolü kaybetmeye görsün insan. İşte o zaman; sefilleşir, yeryüzünün ve mahlûkatın geleceğini dizginlenemeyen hırsıyla alt üst eder, Rabb’in yasaları çiğneyerek emanete hıyanet ederdi. Oysa insan, Tanrı’dan kutsal ateşi çalmaya değil, yeryüzünde yaratanının halifesi olmaya gelmişti.             Rabb, melik ve ilah kavramları; kâinatta, mikrodan

Rabbe Sığınmaktır Özgürlük…

Resim
                                                                                                         Rabbe Sığınmaktır Özgürlük…         Kulun, sınırlılığına rağmen kontrol edilemeyen ihtiyaçları, dizginlenemeyen hırsları, sığınma ve korunmayı her daim gerekli kılmış, bu sınırlılık ise; onun hem zaafı, hem de şansı olmuştu.         Kulun, tanrı ile ilişkisi sığınma ve korunma ihtiyacıyla başlar. Tarih boyu dinsiz bir toplumun olmayışı, insanın bu fıtri yönüyle ilgiliydi, ama insanın her zaman sığındığı varlık konusunda doğru adresi bulduğu söylenemezdi.  Kulun, sınırlılığına rağmen kontrol edilemeyen ihtiyaçları, dizginlenemeyen hırsları, sığınma ve korunmayı her daim gerekli kılmış, bu sınırlılık ise; onun hem zaafı, hem de şansı olmuştu. Şansıydı; sığınma ihtiyacı buluşturuyordu kulu Rabbiyle. Ama aynı zamanda zaafıydı da. Çünkü insanın acziyeti ile ters orantılıydı istek ve arzuları. Hırsı ve sınırlılığı çoğu zaman tahakküm etme ve edilme riskini beraberin

Sabrediyor kuşlar, ebâbil olmak için...

Resim
                          "SABREDİYOR KUŞLAR EBABİL OLMAK İÇİN.."              Takvimler 570 yılını gösterirken, Yemen valisi Ebrehe başkent San’a’da muhteşem bir kilise yaptırmıştı. Maksadı Arap coğrafyasının dini ve siyasi başkenti olmaktı. Mekkeli bir tüccarın kiliseyi kirletmesini bahane ederek, kendisine rakip gördüğü Kâbe’ye başında fillerin bulunduğu büyük bir ordu ile yürümüştü. Ama işler umduğu gibi gitmemiş, beytin Rabbi, mabedini korumuş, gönderdiği kuş sürüleriyle koca orduyu yenilmiş ekip yaprağına çevirmişti.         Tarihin her döneminde dinin, siyaset ve ticaret üzerindeki etkisi herkesin malumuydu. Her dönemde siyasetçilerin, liderlerin dini söylem ve dini kurumlara yakınlaşması bu gücü elinde tutma arzusundan kaynaklanıyordu. Bizans ve İran arasındaki mücadelede, Hıristiyan Bizans’ın yanında yer alan Ebrehe de, bölgesinde büyük bir tapınak inşa ederek, bir yandan Bizans’la ilişkisini pekiştirmek bir yandan da bölgedeki nüfuzunu arttırarak bu güç

SAHTE DİNDARLIK YA DA PARALEL DİN...

Resim
                                                                                                                                                                                                                      Sahte dindarlık ya da paralel din Yaşadığı korku ve endişe kapı çalışına yansımıştı. Belli belirsiz tıkırtıya açılan kapıdan Ebu Cehil belirmişti. Ne isteyeceğini sanki tahmin eden Ebu Cehil’in ters bakışları altında, kendisine ait olan maldan bir kısmını istemişti titreyen bir sesle. Üzerindeki elbisesi lif lif olmuş bu genç, Ebu Cehil’in velayetinde bir yetimdi. Cevap verme lüzumu bile hissetmeden kumların üzerine iteleyip kapıyı çoktan kapatmıştı. Olayı uzaktan seyredenler biraz da işin matrak tarafını arttırmak için; “senin derdini Muhammed çözer ona git” demişlerdi. Bir “umutla” çıkmıştı huzuruna. Gözleri buğulanarak dinleyen Peygamber, şefkatle kavrayarak gencin elini, dikilmişti Ebu Cehil’in karşısına. Bir yetimin derdini yetimden daha iyi kim anlayabi

İSLAM YIĞMAYI DEĞİL, VERMEYİ EMREDER..

Resim
                                          İslam yığmayı DEĞİL, VERMEYİ  emreder..              Sıcak günlerinden birini yaşıyordu Mekke. Kabe’nin gölgesinde vakit geçiren bir grup, heyecanlı ve sert bir tartışmaya girişmişti. Konuşma “Haydi o zaman mezardakileri de sayalım” sözüyle yeni bir boyut kazanmış, tartışmanın taraftarları ve meraklı grup, mezara yönelmişlerdi. Kâbe de başlayan “çokluk” tartışması, ölülerin sayım için mezara taşınmıştı. S ehm oğulları ile Abd-i Menaf oğulları arasında geçen bu tartışma tekasür suresinin sebebi nüzulü olarak tarihe not düşülmüştü. İnsan böyleydi daha dün mirası yüzünden, kardeşleriyle kavga ettiği babalarının kabirlerini, bugün ölülerinin çokluğunda asalet arayarak saymaya giderdi. Bir damla suyla başlayan, sonunda toza, toprağa dönüşen insan, hayatı; ebedi olma, biriktirme, çokluğuyla övünüp kudret vesilesi yapma peşinde harcardı.             Atası Âdem’in cennetten çıkarılmasına sebep olan ‘ebediyet tutkusu’, Kabil’in çoğal