Kayıtlar

Mayıs, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

RAMAZAN HİSSEMEKTİR... -1-

Resim
                              RAMAZAN HİSSETMEKTİR...-1-                        Düşünceler kavramlarla hayat bulur. Her dünya görüşü kendi ürettiği kavramlar üzerine kurar temellerini. Kavram ve içerik üretemeyen yapılar etkiye açıktır ve zaman içerisinde etkilendikleri düşüncelerin potası içinde erimeye, yok olmaya mahkûm olur. Bu değişimler çoğu zaman hissedilmezler bile. Hatta öyledir ki gelinen noktadan sonra geçmişe ait düşünce ve davranışlar artık birer kompleks halini alır. Çünkü k avramlarla beraber zihin dünyası, hayat algısı değişir, duyarlılıkları kaybolur yeni bir forma dönüşür. Kur’an bu değişimi şöyle tanımlar: “ Onlar kelimeleri yerlerinden oynatır.” Kelimeler ve kavramlar düşüncenin can damarlarıdır. Damarların tıkanması o bölgeye hayatın akmaması, felç olması demektir. Düşüncelerin eyleme dönüşmüş hali olan ibadetler şeklen vardır ama ruhen ölmüştür artık. Ve daha da önemlisi durum o kadar içselleşmiştir ki, artık doğru/asli olanı konuşmak dahi suçtur ya

Göklerin ve Yerin Mülkü Allah'ındır-2

Resim
                                                                                                                                             Göklerin ve Yerin Mülkü Allah'ındır-2              Tevhid mücadelesinin ilk suresi Alak’ta şöyle tarif eder insanı, Âlemlerin Rabbi ve yaratıcısı olan Allah: “ Gerçek şu ki, insan kendini yeterli görerek azar.” Bu tarifin tipik bir örneğidir, Ebu Cehil: “Namaz kılarken bir kulu menedeni gördün mü?    (Alak: 9-10) Kâbe’nin Rabbine inanmasına rağmen Hz. Peygamberin namazına karşı çıkıyordu, çünkü cahiliyenin, ibadeti ritüellere indirgeyen anlayışı, “hayır! İtaat ve ibadet bir bütündür” denilerek yerle bir ediliyordu. Din, mabetten çıkarılarak çarşıya, pazara hâkim kılınırken, namaz; Rabbe verilen akdin, “günde beş kez” tazelendiği bir bağa dönüştürülüyordu.           Tevhidi mücadelenin başlamasıyla; “ Nimet içinde yüzen o yalancıları bana bırak ve onlara biraz mühlet ver,” ( Müzzemmil:11) diye hitap edilen Mekke müstekbi

Göklerin ve Yerin Mülkü Allah'ındır-1

Resim
                                                        Göklerin ve Yerin Mülkü Allah'ındır-1        İnsanı diğer varlıklardan ayıran en önemli özelliklerinden biridir mülkiyete olan tutkusu. Mülkle kuracağı ilişki belirler kulluğunun rotasını. Bu ilişki biçimidir onu meleklerden üstün yapan ya da şeytana bile dudak ısırtan. Vahyin insana; “yeryüzü cennet” değil, “kaybedilen cennetin” yeniden kazanılacağı“emanet bir mekân” olduğunu söylerken, İblis, kulağına;“Sen yeryüzünün hâkimi ve sahibisin, mülk senindir, tasarruf hakkı sana aittir” diye fısıldar.   İblisin attığı bu zehirli tohumların can suyunu Kabil dökmüştü Habil’in kanıyla. Bu tohumun meyveleriydi; Ad, Semud ve Eyke halkları, bitmek tükenmek bilmeyen hırsıyla İbrahim’i ateşe attıran nemrut, çölde ehramlar diken Firavun, Mekke’de Allahın beytini ticarethaneye çeviren; Ebu Cehil, Ebu Leheb ve Allahın kitabını, peygamberin mirasını saltanatlarının devamı için istismar eden diğerleri…        Vahiy, tekasürün/kapita

Göklerin ve Yerin Mülkü Allah'ındır-1

Resim
                                                         Göklerin ve Yerin Mülkü Allah'ındır-1        İnsanı diğer varlıklardan ayıran en önemli özelliklerinden biridir mülkiyete olan tutkusu. Mülkle kuracağı ilişki belirler kulluğunun rotasını. Bu ilişki biçimidir onu meleklerden üstün yapan ya da şeytana bile dudak ısırtan. Vahyin insana; “yeryüzü cennet” değil, “kaybedilen cennetin” yeniden kazanılacağı“emanet bir mekân” olduğunu söylerken, İblis, kulağına;“Sen yeryüzünün hâkimi ve sahibisin, mülk senindir, tasarruf hakkı sana aittir” diye fısıldar.   İblisin attığı bu zehirli tohumların can suyunu Kabil dökmüştü Habil’in kanıyla. Bu tohumun meyveleriydi; Ad, Semud ve Eyke halkları, bitmek tükenmek bilmeyen hırsıyla İbrahim’i ateşe attıran nemrut, çölde ehramlar diken Firavun, Mekke’de Allahın beytini ticarethaneye çeviren; Ebu Cehil, Ebu Leheb ve Allahın kitabını, peygamberin mirasını saltanatlarının devamı için istismar eden diğerleri…        Vahiy, tekasürün/kapi

NİCELİKTEN NİTELİĞE..

Resim
                                                                                              NİCELİKTEN NİTELİĞE..           Tevhid mücadelesi çetin şartlar altında verilen bir sabır savaşıydı. Nefsin, toplumsal baskıların, siyasi entrikaların, ekonomik zorlukların ve psikolojik baskıların cenderesinde halka halka büyüyen bir mücadeleydi. Ve bu çetin savaşın en kahraman erleriydi peygamberler.           Tevhid mücadelesi çetin şartlar altında verilen bir sabır savaşıydı. Nefsin, toplumsal baskıların, siyasi entrikaların, ekonomik zorlukların ve psikolojik baskıların cenderesinde halka halka büyüyen bir mücadeleydi. Ve bu çetin savaşın en kahraman erleriydi peygamberler.           Kutlu mücadelenin 8.yılıydı.  Yolun başıydı ama çok badirelerden geçmişti Hz. Peygamber ve arkadaşları. Her doğum yeni bir ümit, yeni bir heyecandı. Peygamber hanesi böyle bir heyecanı yaşıyordu,  yaşanan bunca olumsuzluklara rağmen. Ama Kasım sadece adını lakap olarak bırakıp gitmişti da