Kayıtlar

Temmuz, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sabrediyor kuşlar, ebâbil olmak için...

Resim
                          "SABREDİYOR KUŞLAR EBABİL OLMAK İÇİN.."              Takvimler 570 yılını gösterirken, Yemen valisi Ebrehe başkent San’a’da muhteşem bir kilise yaptırmıştı. Maksadı Arap coğrafyasının dini ve siyasi başkenti olmaktı. Mekkeli bir tüccarın kiliseyi kirletmesini bahane ederek, kendisine rakip gördüğü Kâbe’ye başında fillerin bulunduğu büyük bir ordu ile yürümüştü. Ama işler umduğu gibi gitmemiş, beytin Rabbi, mabedini korumuş, gönderdiği kuş sürüleriyle koca orduyu yenilmiş ekip yaprağına çevirmişti.         Tarihin her döneminde dinin, siyaset ve ticaret üzerindeki etkisi herkesin malumuydu. Her dönemde siyasetçilerin, liderlerin dini söylem ve dini kurumlara yakınlaşması bu gücü elinde tutma arzusundan kaynaklanıyordu. Bizans ve İran arasındaki mücadelede, Hıristiyan Bizans’ın yanında yer alan Ebrehe de, bölgesinde büyük bir tapınak inşa ederek, bir yandan Bizans’la ilişkisini pekiştirmek bir yandan da bölgedeki nüfuzunu arttırarak bu güç

SAHTE DİNDARLIK YA DA PARALEL DİN...

Resim
                                                                                                                                                                                                                      Sahte dindarlık ya da paralel din Yaşadığı korku ve endişe kapı çalışına yansımıştı. Belli belirsiz tıkırtıya açılan kapıdan Ebu Cehil belirmişti. Ne isteyeceğini sanki tahmin eden Ebu Cehil’in ters bakışları altında, kendisine ait olan maldan bir kısmını istemişti titreyen bir sesle. Üzerindeki elbisesi lif lif olmuş bu genç, Ebu Cehil’in velayetinde bir yetimdi. Cevap verme lüzumu bile hissetmeden kumların üzerine iteleyip kapıyı çoktan kapatmıştı. Olayı uzaktan seyredenler biraz da işin matrak tarafını arttırmak için; “senin derdini Muhammed çözer ona git” demişlerdi. Bir “umutla” çıkmıştı huzuruna. Gözleri buğulanarak dinleyen Peygamber, şefkatle kavrayarak gencin elini, dikilmişti Ebu Cehil’in karşısına. Bir yetimin derdini yetimden daha iyi kim anlayabi

İSLAM YIĞMAYI DEĞİL, VERMEYİ EMREDER..

Resim
                                İslam yığmayı DEĞİL, VERMEYİ  emreder.. Sıcak günlerinden birini yaşıyordu Mekke. Kabe’nin gölgesinde vakit geçiren bir grup, heyecanlı ve sert bir tartışmaya girişmişti. Konuşma “Haydi o zaman mezardakileri de sayalım” sözüyle yeni bir boyut kazanmış, tartışmanın taraftarları ve meraklı grup, mezara yönelmişlerdi. Kâbe de başlayan “çokluk” tartışması, ölülerin sayım için mezara taşınmıştı. Sehm oğulları ile Abd-i Menaf oğulları arasında geçen bu tartışma tekasür suresinin sebebi nüzulü olarak tarihe not düşülmüştü. İnsan böyleydi daha dün mirası yüzünden, kardeşleriyle kavga ettiği babalarının kabirlerini, bugün ölülerinin çokluğunda asalet arayarak saymaya giderdi. Bir damla suyla başlayan, sonunda toza, toprağa dönüşen insan, hayatı; ebedi olma, biriktirme, çokluğuyla övünüp kudret vesilesi yapma peşinde harcardı.             Atası Âdem’in cennetten çıkarılmasına sebep olan ‘ebediyet tutkusu’, Kabil’in çoğaltma hırsı yüzünden kardeşi Hab