Kayıtlar

Mart, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

“Fecr-i sadık”ı beklerken…

Resim
                                      “Fecr-i sadık”ı beklerken…       On güne, yaratana ve yaratılana, akıp giden geceye andolsun ki, bu kıssalar; karanlığın en kesif zamanlarında bir fecr aydınlığıyla umut olacaktı hayatlara. Küfür ve cehalet gecelerinin, iman aydınlığıyla yaşayacağı inkılâba; zaman ve mekân şahid olurken, aklı ve vicdanı olan da şahit olacaktı.      Tarih, Allah’ın kulları için çizdiği çizginin dışına taşan/tuğyan eden insanların ibretlik öyküleriyle doluydu. Kuran, onların kıssalarını anlatırken, tarihi bir metin perspektifinden değil, tevhid eksenli bir inanç ve ahlak merkezli bir duyarlılık oluşturma amaçlı anlatıyordu. Kıssalar uyutmak için değil, uyandırmak içindi.      Hadramevt yani, ölü yeşil. Öyle bir uygarlık kurmuşlardı ki çölün bittiği yerde, uzaktan görenlerin binalarını sütun zannedecekleri yapılarıyla, bağ ve bahçeleriyle, adeta cenneti indirmişlerdi yeryüzüne. Ad kıssasının Kur’an’daki tüm versiyonları gibi burada da şöyle diyordu Rabb

Gecenin Karanlığından Hüsna’nın Aydınlığına…

Resim
                                        Gecenin Karanlığından Hüsna’nın Aydınlığına…           “Sarıp-örttüğü zaman geceye, Parıldayıp-aydınlandığı zaman gündüze andolsun,Erkeği ve dişiyi yaratana; Gerçekten sizin çabalarınız (çelişkili, parça parça) darmadağınıktır.”   Karanlık geceleri, sabahın aydınlığı karşılar. Karanlığın şerrini fırsata çeviren, vicdanı kararmış insanlar istemeseler de, kavuşacaktı yeryüzü, beklediği aydınlığa. Karanlıklardı belki, bize aydınlığın kıymetini kavratan, yolunu gözleten. Karanlığın, aydınlığın, erkeğin ve dişinin Halik’ı, yarattıkları arasına öyle bir ahenk ve senkronize ilişki koymuştu ki, bu; yüzlerce enstrümanın, orkestra şefinin direktifleriyle tek bir sese dönüşerek icra ettiği sanat eseri kadar, muhteşem ve kusursuzdu. Kozmik âlemdeki ilişkiye, ne kadar şahid olur ve ayak uydurabilirse insan, âlem de o kadar şehadet edecektir, insanın emanete olan sadakatine.           Vahiy, hayatı sadeleştirerek, tek merkezden kontrol edilen tevhi